Başkaldırmak, uyum sağlamak ya da çekip gitmek kişisel yaşamın coğrafyasında yalnızca birer tepki ama acaba bunlar ne kadar dönüştürücü olabilir? İnci Aral geçici ya da büyük kopmalar sonucu soyut ya da somut biçimde kaybolmuş insanları öykülerinin odağına koyuyor ve bize yalnızlığımızın, kendi içinde kaybolmuşluğumuzun kıyısından sesleniyor. Düşlerle gerçeklerin iç içe geçtiği saklı dünyaların haritasını çıkarırken de bir kez daha sorguluyor yaşamlarımızın derinliğini.